(Bu makale Hürriyet Gazetesi Yenibirİş Dünyası’nda yayınlanmıştır.)

Geleceği satın almak için çemberin içinde yer almak, takım olmak

Hızla değişen günümüz iş dünyasında, şirketlerin yeni stratejik rekabet avantajıdır takımdaşlık. Bir şirketin başarıya ulaşması, sürekli gelişim göstermesi için tüm çalışanların, tüm ekip üyelerinin aynı duyguları paylaşmaları, yöndeş hareket etmeleri önemlidir.

Takım olmak ve takım halinde çalışmak. Günümüzde takım olmanın önemi gün geçtikçe artıyor. “Başarılı bir takım olmanın sırrı nedir? Takımdaşlık ne demektir? Takım ruhunu etkileyen en önemli faktörler nelerdir? Takım ne zaman ve neden başarısız olur?” sorularının yanıtları aslında bir takımı oluşturan temel taşlarının da detaylı açıklaması. Takım kelimesi aslında karşımıza en çok spor alanında çıkmakta ve takımların başarılarına yine en güzel örnekler spor karşılaşmalarından verilmektedir. Tarihte ilk spor takımı Mısırlılar dönemindeki duvar resimlerinde karşımıza çıkıyor. Topu atan ve topu tutmaya çalışan insanların resimlendiği bu kaynaklar bize ilk takımın yolculuğunun başlangıcını anlatıyor.

Günümüzde spor dışında tüm meslek gruplarında takım olmak ve takımdaşlık, başarının sırrı. Takım olmak, birbirini tamamlamak, aynı amaç için bir arada kalmak, dürüstlük, takım halinde çalışma becerisi, ortak amaç ve hedeflerin paylaşılması, açık iletişim kurmak, bilgiyi ve sorumluluğu paylaşmak, işbirliği yapmak, ilkelilikle hareket etmek, önyargısız olmak, ulaşılacak hedefe odaklanmak, yöndeşlik, güven, neden & sonuç ilişkisi kurmak, etkili iletişim yönetimini sağlamak, esneklik ve uyum takım olma yolunda ilerlerken göz önünde bulundurulması gereken faktörler.

Peki, neden önemlidir takımdaşlık kültürü?

Rekabetin yoğun olduğu ve günümüzün dinamik iş yapılanması içerisinde, şirketler görkemli bir heykel yapabilmek, stratejik hedeflerine ulaşabilmek, verimliliği ve sürekli gelişimi sağlayabilmek adına takımdaşlığa ihtiyaç duyarlar. Aynı hedefe odaklanmak, takımdaşlık içinde yöndeş hareket etmektir, takımdaşlık kültürü. Çünkü ancak böyle olduğu zaman sinerji oluşur, güvenli bir ortam yaratılır ve sürekli gelişim sağlanır. “Üst Düzey Performans: F1’den İş Dersleri” kitabının yazarlarından Ken Pasternak spor ile iş dünyası arasındaki benzerliği fark ederek Mark Jenkins ve Richard West ile bu bilgileri kitap haline getirmiş. İş dünyasının muhteşem beşlisi olarak kabul edilen Strateji, performans, rekabet, inovasyon ve teknoloji, iş dünyası dışında Formula 1’de de hayati bir önem taşıyor.
Pasternak, “İş dünyasıyla tüm sporlar arasında birçok benzerlik var ancak F1,uluslararası doğası nedeniyle diğerlerinden ayrılıyor. Bu spor dünyanın çok farklı ülkelerinde yapılıyor, ayrıca hiper rekabetçi”diyor ve bir takımın yarış sezonu boyunca her hafta aynı performansı sergilemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Takım çalışmasının ve takımın her üyesinin takımdaşlık duygularını taşımasının önemi burada bir kez daha karşımıza çıkıyor. Ancak Formula 1 ile iş dünyası arasındaki önemli bir ayrım Formula’da yarışan takımların tüm üyelerinin uzun günler ve saatler boyunca takım olmanın tutkusunu kaybetmemeleri ve iş dünyasında ise bu takımdaşlığı yaratmanın neredeyse imkansız hale geldiği… Bu noktada insanların yaptıkları işle eğlenmeleri, zevk almaları ve patronların çalışanlara önce insan olarak değer vermeleri gerekiyor. Japon şirketlerinin kriz ortamlarından Amerika ve Avrupa’ya oranla daha çabuk çıkmaları ve üretim güçlerinin yüksek olmasının sırrı da burada yatıyor. Japonlar felsefelerini çalışma hayatlarında birebir uyguluyorlar ve iletişimi yüksek, insan olarak çok değer gören, empati yeteneğine sahip ve birbirlerine karşı dürüst takımlar yaratıyorlar, izole alanlarda çalışmayarak geniş çalışma alanları yaratarak insanların birbirlerine bağlılıklarını ortaya çıkarıyor ve teşvik ediyorlar. Bu da beraberinde yüksek performansı ve üretim gücünü getiriyor. Burada takım ruhu var, yaşanıyor ve yaşatılıyor…

Bu enerjinin birleşmediği noktada aslında çalışanlar takım değil. Onlar, bir çalışma grubundaki bireyler. Ortak amaçları ve hedefleri paylaşmıyorlar. Bir araya geldiklerinde şirketin hedeflerini gerçekleştirmek için ortak risk almaya hazır değiller. Ama grup olmaktan takım olmaya, başarı ve süreklilik için takım ruhunu yaşamaya ve yaşatmaya hazır olmaları gerekiyor. Eğer bu konuda bir problem varsa, bu, yöneticiyle ilgilidir ve uygun ortamı yaratmak için işini yapmıyor demektir. Yönetici de ‘Patronuma bakıyorum, o da bunu yapmıyor’ diyebilir. Demek ki her şey en tepeden başlıyor. Liderler yalnızca iyi takım çalışması ve motivasyondan bahsetmemeliler. Onlar birer rol model ve o şekilde davranmalılar. Çünkü eğer liderseniz, sevseniz de sevmeseniz de her zaman sahnedesinizdir. Söylediğiniz, yaptığınız her şey çalışanlar tarafından gözlemlenir. Eğer liderler söylem eylem birliğini sağlamazlarsa güvenilirliklerini yitirirler. Burada liderin takımın bir üyesi gibi davranması ve takımdaşlığı önce kendisinin takıma sergilemesi ve teşvik etmesi gerekmektedir. Hiç kimsenin “bu benim işim değil” demediği bir ortamı oluşturabilmek sabır ve emek ister. Günümüz iş yaşamında, takımın verimliliği işleri tek başına yerine getirmekten daha önemlidir. Burada da en büyük rol yöneticilere, liderlere düşmektedir. Güven ve dayanışma ortamı sağlayan, yol gösterici, herkesi ortak hedefler çerçevesinde buluşturan, ortak akıl doğrultusunda birlikte hareket etmeye yönlendiren, özendiren bir lider…

Golcü hücumda iyi bir yer tutar, takım arkadaşlarından pas alır, şutunu çeker ve golünü atar. Seyirciler çılgına döner. Bu golü kim atmıştır? Birçok insan golcünün attığını söyleyecektir. İyi bir antrenör ise golü takımın attığını söyleyecektir. (Aguayo)

Gerçek bir lider ekibine takımdaşlık kültürünü aşılar ve bu doğrultuda hareket eder, yönlendirir. Tüm bu verilerden yola çıkarsak takım olmanın ve takımdaşlık ruhunu hissetmenin gereği acaba duygusal zeka seviyesi yüksek bireyleri bir araya getirerek verimli takımlar kurmak mı? Duygusal zekanın takımdaşlıktaki rolünün büyük olduğu bir gerçek. Artık, duygular iş yaşantısında önem kazanıyor. Takım üyelerinin birbirlerine karşı hisleri, aynı hedef için bir araya gelme ve bir arada hareket etme konusundaki uyumları, her konuda birbirlerine karşı açık ve dürüst olmaları hedefe ulaşmayı kolaylaştırıp güçlü ve üretken takımlar oluşturuyor. Bu fonksiyonlardan herhangi birinin zayıf olması veya çalışmaması takımdaşlık bütününü olumsuz etkiliyor ve parçalar yavaş yavaş kırılmaya başlıyor bunun sonucunda da takım içinde iletişim kurulamıyor, ortak katkı azalıyor, problemler ortaya çıkarılamıyor ve çözüm bulunamıyor bu bağlamda takımdan ve takımdaşlıktan bahsetmek de artık mümkün olmuyor. Takımdaşlık bugün mimaride bir eser yaratırken, tedavide tıbba yenilikler kazandırırken, sporda başarıdan başarıya koşarken, senfonide notaları bir araya getirirken, bir yola kaldırım döşerken, okurken, anlatırken, öğretirken, süslerken, pişirirken her yerde…
Başarılı eylemler gerçekleştirebilmek için, hiçbir şey kararlı bir zihin ve tükenmeyen bir enerjinin birleşiminden daha kullanışlı olamaz Henri Frederic Amiel.

Bir mutfak düşünün dünyaca ünlü bir şefin komutasında, sıcak atmosfere rağmen onlarca kişi sabah beşte ilk alışveriş ile güne başlar ve gece son müşteri kapıdan çıkana dek mutfakta geri planda takım ruhu hiç yok olmaz. Büyük eserleri düşünün; mimari takımlardır bir araya gelerek geleceğin miraslarını inşa eden.

Orkestraları düşünün; Senfoniler çalınır kulağımıza farklı enstrümanlardan gelen muhteşem sesler ve bu sesleri yine birbirinden değerli müzisyenler bir takım olarak ortaya çıkarırlar. Yürüdüğümüz kaldırımlar; yine takımlar ve takımdaşlık duygularına sahip ekipler
tarafından günlerce süren zahmetli çalışmalar sonunda tamamlanırlar.

Tıp tarihine damgasını vurmuş büyük buluşların ve başarılı operasyonların ardında yine takımdaşlık yatmaktadır.

Takım olmak zor ama takımın içerisinde birey olarak kalabilmek daha da zor, takımın üyesi olan her birey kendi yetenek ve potansiyellerini bilmeli ve bunları yüksek düzeyde kullanarak takımın amacına ulaşmasına katkı sağlamalıdır. Takım içindeki her bireyin farklı yetkinlikleri takımın üretkenliğini artırmakta. Şirketin ortak değerlerini benimsemek ve bu değerler çerçevesinde hareket etmek önemlidir. Ancak o zaman şirketler başarı adına önemli adımlar atar. Bazen bireylerin takıma, bazen takımın bireylere, bazen de bireylerin birbirlerine olan etkileşimi verimliliği ve başarıyı direkt etkilemektedir.

Bir ekip içerisinde birbirinden çok farklı düşünen, değişik bakış açılarına sahip kişiler mutlaka vardır, var olmalıdır da. Bu farklılıkları avantaja dönüştürmenin yolu ise “biz” bilincine sahip olmak ve bu bilinç ile hareket etmektir.

“Her birimiz başkalarına karşı her şeyden sorumluyuz” Dostoyevski

Buna en güzel örnek Torino Olimpiyat Köyü… 2006 Kış Olimpiyatları için tasarımın başarılı sinerjisinin arkasındaki adam Benedetto Camerana 2500 sporcuyu ve muhabiri bir arada toplayacak ve farklı ülke kültürlerine ev sahipliği yapacak projeyi, ancak takım çalışması ile ortaya çıkarabileceklerine karar verdi ve 85 farklı ülkenin temsilcisine en konforlu alanı yaratmak üzere farklı milliyetlerden alanında deneyimli mimarlık şirketleri ile sinerjisi çok güçlü ve aynı hedef için aynı ruha sahip bir profesyoneller takımı kurdu. Her takımın yetkinlikleri farklı idi, farklı milliyetlerden olduklarından kültürleri, bakış açıları ve bireysel özellikleri de farklıydı ama hepsinin ortak noktası birbirlerine karşı sorumlu olduklarını ve bütün olarak düşünüldüğünde dünyaya karşı olan sorumluluklarını bilmeleri idi. Bugünü verimli düşünerek ve projede takımdaşlığı vurgulayarak değerlendiren ekip, geleceğe ait büyük bir esere de imza attı.

Bugünümüzü kaliteli değerlendirmeli, başarı, yüksek performans gücü ve verimlilik için değer yaratmalı ve takım olmanın gücünü yaşamalı ve yaşatmalıyız. Şirketlerin ilkeleri çerçevesinde hareket etmek, sürecin bir parçası olabilmek, şirketin değerlerine sahip çıkarak yöndeş hareket etmek, çemberin dışında değil içinde yer alabilmek, “İyi ki varsın” diyebilmek… İşte, takımdaşlığın sırrı budur.

Geleceği satın alabilecek tek şey, bugündür. Samuel Johnson

Mehmet Acar

98%

client success

470

business advised

1020

guides given

28

awards achieved

latest news

FOREIGN TRADE

As Onda Consultancy Foreign Trade unit, We aim to bring innovative, environmentally friendly, sustainable products to our valued customers. In this context, our basic principle is; To be a part of the projects that give importance to a sustainable life, to spread the products that are environmentally friendly, compatible with nature and human health, and focused on quality and design in international markets and to accelerate their sales. It is to reveal the fastest, most reliable, and most effective solutions with our global connections, broad product, and customer portfolio.

read more
TRAINING PROGRAMS

We have created our training programs based on the rapid changes and requirements in the business world. We have designed “ambitious contents” in the fields of Culture, Strategy, Leadership and Performance.
You will go on an efficient and enjoyable learning journey with us.

read more
RACA© PERFORMANCE MANAGEMENT SYSTEM

We have developed “RACA© Performance Management System” software program based on the needs of the leading companies of our country that we work with. We have integrated our consultancy knowledge and experience and created a multidimensionally measurement platform.

RACA© Performance Management System is a new superpower of our From Strategy to Performance© model.

read more

How can we help you?

get in touch with us
en_USEN