(Bu makale Garanti Bankası Travelzone Magazine’de yayınlanmıştır)

Uğruna mücadele verilen başarının hiçbir şekilde tesadüfi olmadığını biliyorsunuz. Başarının çalışarak kazanılacağına dair duyduğunuz inancın, doğru yöntemin ve her şeyden önce kendinize olan inancınızın sizi bu noktaya getirdiğini her an hatırlayın. Tadı başka hiçbir şeye benzemez!

Çinliler bambu ağacını yetiştirirken önce ağacın tohumunu eker, ardından sular ve gübrelerler. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanır ve gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.

Fakat tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede boyu yaklaşık 27 metreye ulaşır. Akla gelen ilk soru, bambu ağacının boyunun 27 metreye altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaştığıdır. Cevabı, hiç şüphesiz beş yıl. Aslında başarının şartları oldukça basit; çalışmak, sabretmek, inanmak, geri dönmemek ve vazgeçmemek. Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi, ağacın büyümesinden, hatta var olmasından da söz edemezdik…

Başarı ve oluşum sürecinde hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bir kilo bal; 30 bin arı, 6 milyon çiçek, 20 bin km. uçuş demektir.

Büyük başarılar elde etmek için arı gibi sürekli çalışmak, günün her anını değerlendirmek, sevdiğimiz ve severek yaptığımız işlere ağırlık vermek ve ulaşmak istediğimiz noktayı çok net çizgilerle belirlemeyi gerektirir. Tüm bu eylemleri hiçbir önemli ayrıntıyı kaçırmadan gerçekleştirmeyi de… Bazen en büyük başarıların sırrı çok küçük ayrıntılarda saklı olabilir. Ünlü bir işadamı kendisine başarının sırrı sorulduğunda “İki kelime” demiş. “Peki, o iki kelime nedir efendim?” diye sorulunca yanıtı “Doğru kararlar” olmuş. Bu kez de, “Peki doğru kararlar nasıl alınır?” sorusuyla karşılaşmış. “Bir kelimeyle” demiş, “Tecrübe”. Son bir soru demişler, “Bu tecrübe nasıl elde edilir?”. “İki kelime,” demiş iş adamı, “Yanlış kararlar”.

İşte hayatımızda bizi başarıya da başarısızlığa da götüren aldığımız doğru ve yanlış kararlarımız. Yanlış kararlarımızın da bize sonsuz katkısı olabilir. Sonuca ulaşmayan işlerimizden yılmamalı, kapanan kapıları tekrar çalmaya korkmamalı, kararlarımızdan elde ettiğimiz tecrübeyle, kendimize dürüst olarak hayatımıza büyük enerji ve coşku ile devam etmeliyiz. Bireysel yeteneklerimizin farkındaysak ve iş yapma isteğimiz o işi severek yapma düşüncesiyle birleşiyorsa, beklediğimiz fırsatların kapıları açılır.

Başarı mutlaka akılcı yöntemlerle, cesaretle ve doğru araçlarla ilerlenmesi gereken uzun bir süreçtir, ancak bir Çin atasözünün dediği gibi, “Çok derin olan kuyu değil, çok kısa olan iptir.”

İlham verenler…
Araştıran, öğrenen ve cesaretle yola çıkanlar genç yaşlarına rağmen geleceğe damgalarını vurdu… Büyük düşünenler, potansiyel ve hedef arasındaki ilişkiyi doğru kurgulayanlar, sadakat, güven ve hak etme kavramlarını başarılarına ortak edenler, tüm kuşaklar tarafından tanındı. Sergey Brin, Larry Page ile Google’ı 24 yaşında kurdu. Microsoft doğduğunda Bill Gates 20 yaşındaydı. Bugün iPod’u hayatımıza katan Apple’ın patronu Steve Jobs 21 yaşında yola çıktı. Henry Ford’un başarı sırları hepimiz tarafından okundu. Thomas Edison’un ilkeleri herkes tarafından anlaşıldı.
Sakıp Sabancı’ya göre başarının püf noktaları derslere konu oldu.

Mehmet Acar